Bozkürt (Ülkücü Kürtlerin Saklı Kalmış Hikâyesi)

Stok Kodu:
9786051515786
Sayfa Sayısı:
336
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025-01
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
2. Hamur
%10 indirimli
380,00
342,00
Taksitli fiyat: 1 x 342,00
9786051515786
624005
Bozkürt (Ülkücü Kürtlerin Saklı Kalmış Hikâyesi)
Bozkürt (Ülkücü Kürtlerin Saklı Kalmış Hikâyesi)
342.00
5 Bozkürt, Ahmet Dinç’in sadece kalemiyle değil yüreğiyle de yazdığı bir kitap. Bu çalışmada, Türkiye'nin siyasi tarihindeki en çetrefilli kimliklerinden birine, 'Ülkücü Kürt'e dair suskunluğu bozan bir anlatı var. Röportajlar, kişisel tanıklıklar ve arşiv belgeleriyle örülmüş bu metin, sadece bir belgesel anlatım değil, aynı zamanda hakikatin peşinde koşan gazeteciliğin dağ gibi durduğu bir örnek. Kitabın her satırında “kimlik”, “aidiyet” ve “ihanet” gibi ağır temaların çarpıcılığıyla karşılaşıyoruz. Dinç, risk alarak, dışlanmayı göze alarak yazmış bu kitabı. Bu cesaret, haberin ötesine geçip tarihe kayıt düşen bir edime dönüşüyor.
5 Ahmet Dinç’in Bozkürt’ü, yıllardır konuşulması istenmeyen, görmezden gelinen bir gerçekliği cesurca gün yüzüne çıkarıyor: Ülkücü hareket içinde yer alan Kürtlerin görünmez kılınmış tarihi. Bu kitap, sadece bir araştırma ürünü değil; aynı zamanda bir vicdan muhasebesi. Dinç, gazetecilik mesleğini sadece bilgi aktarma değil, aynı zamanda hakikati ifşa etme sorumluluğuyla ele alıyor. Röportajlarla, saha gözlemleriyle ve dokunaklı hikâyelerle ördüğü bu anlatı, Kürtlerin milliyetçi-muhafazakâr sahadaki konumunu anlamak isteyen herkes için eşsiz bir kaynak. Okurken insan sık sık durup düşünüyor: Türkiye’nin yakın tarihine dair bildiklerimiz ne kadar eksikmiş. Bozkürt, cesaretiyle ilham veriyor; bir gazetecinin sesi bazen bir halkın bastırılmış hikâyesine can verebilir. İyi ki gazeteciler var.
5 Ülkücü Kürtlerin bilinmeyen hikayesini anlatan “Bozkürt”ü okurken yıllardır eksik bırakılmış bir bulmacanın parçalarını tamamlıyormuşum gibi hissediyorum. Kitap, bize öğretilen kalıpların dışında bir gerçekliği cesurca ortaya koyuyor: Ülkücü Kürtler. Bu ifade bile başlı başına dikkat çekici. Çünkü bugüne kadar bu iki kimliğin yan yana anılması neredeyse imkânsızmış gibi düşünülüyor. Ama Ahmet Dinç, bu ezberi güçlü bir araştırmayla bozuyor. Kitapta anlatılan hikâyeler çok çarpıcı. İnsan bazen öfkeyle, bazen hayretle, bazen de hüzünle okuyor. Anlatılanlar sadece birer bireysel hayat değil; aynı zamanda bu ülkenin bastırılmış geçmişi. Her karakter, bir yönüyle tanıdık ama aynı zamanda çok farklı. Onların yaşadığı kimlik ikilemleri, bugün hâlâ birçok insanın sessizce yaşadığı sorunları gözler önüne seriyor. Kitabın beni en çok etkileyen yönü, geçmişle bugün arasında kurduğu bağ. 1980 öncesindeki ideolojik kutuplaşmalardan, 1990’lı yılların güvenlik politikalarına ve bugünkü toplumsal kırılmalara kadar geniş bir tarihsel çizgide ilerliyor. Bu nedenle sadece anılarla değil, aynı zamanda tarihsel olaylarla da yüzleşiyoruz. Bozkürt, sessiz kalmış bir kuşağın sesini duyuruyor. Okuduktan sonra uzun süre etkisinden çıkamıyorum. Her şeyin bu kadar keskin çizgilerle anlatıldığı bir ülkede, gri alanların da olduğunu göstermek büyük cesaret ister. Bu kitap tam da bunu yapıyor. Bu yüzden yalnızca okunması değil, üzerine düşünülmesi gereken bir eser olduğunu düşünüyorum.
5 Bozkürt , sadece kişisel deneyimlerle değil, titiz arşiv çalışmaları ve 50’nin üzerinde özel mülakatla da desteklenmiş bir yapı. Deneyimli gazeteci Ahmet Dinç imzalı kitapta yer alan belgeler arasında, Alparslan Türkeş’in Kürtlere yönelik çıkardığı gazete de var. Bu yayın organında kimlerin yazdığı, içerikler neydi, neden kapattırıldı gibi önemli sorulara da yanıt bulunuyor. Aynı zamanda sağ-sol çatışmalarında hayatını kaybeden Bozkürtlerin listesi de yer alıyor. Bu sayede okuyucu, ideolojik savaşların insan bedellerini de görüyor. Kitap ayrıca, “Bozkürt” teriminin 1990’lardan sonra nasıl evrildiğini, hangi toplumsal değişimlere ışık tuttuğunu da açıklıyor. İşte kitabın arka kapağından bazı başlıklar: Türkeş'in yönettiği Ülkücü Hareket'te Kürtler neden ve nasıl yer aldı; MHP'deki misyonları neydi? • Bazı Kürtler ve Zazalar neden Ülkücü Hareket'e katıldı? Niçin Türkeş'in en sadık askerleri oldular? • Abdülhamid'in Hatıraları adlı kitabı, gerçekte Süleyman Nazif mi yazdı? • Mesut Barzani'nin amcası Şeyh Abdüsselam'ı hangi Bozkürt niçin astırdı? • Türkeş'e "Başbuğ" denmeye Doğu'daki hangi etkinlikten sonra başlandı? • Diyarbakır'ı Ülkücü düşünceyle ilk olarak kim tanıştırdı? • Hangi ünlü şair, hangi ünlü şiirini, Deniz Gezmiş'in Hakkâri'de yaptırdığı köprünün üzerinden geçen gelin alayına bakarak yazdı? • Türkeş'in özel kalemi ve sırdaşı Diyarbakırlı Bozkürt kimdi? • Türkeş, 1975'te Diyarbakır mitinginde neden bir tankın üzerine çıkarak konuştu? • 1974'te Ankara'da Ülkücü kurultayında Diyarbakırlı Kürt şairin şiirini kim okuttu; bunu Türkeş nasıl karşıladı? • Türkeş'in Kürtlere ve Aleviler için yayımlattığı gazetenin adı neydi; burada kimler yazıyordu; gazeteyi kim kapattırdı? • Türkeş, yaşlı Kürt köylülerini neden dört kez askerlerin sırtında, Zap Suyu'nun iki kıyısı arasında taşıttı? • Ülkücü Hareket'in Kürtler üzerindeki etkisi zamanla nasıl değişti? • Akrabaları "dağa çıkan" BBP'li Bozkürtler! • Bozkürtlerin PKK karşıtı duruşları toplumsal yapıyı nasıl şekillendirdi? • Sağ-sol çatışmalarında ölen Bozkürtlerin listesi. • "Bozkürt" terimi 1990'lar sonrası hangi toplumsal değişimlere ışık tuttu ve nasıl evrim geçirdi? • Bozkürtler, PKK sonrası dönemde Kürt gençlerine nasıl ışık olabilir?
5 Bozkürt alanındaki araştırmalara yön verecek, Türkiye’nin etnik ve ideolojik mozaiğine dair önemli ipuçları sunan bir çalışma. Gazeteci Ahmet Dinç’in kaleme aldığı eser, Türkiye siyaset tarihi ve etnik kimlik meselelerine ilgi duyan araştırmacılar için adeta bir hazine. Kitap, Ülkücü Hareket içinde Kürt ve Zaza kökenli bireylerin varlığını belgeleyerek, çok tartışılan ancak yeterince incelenmemiş bir alanı açığa çıkarıyor. En önemli özelliklerinden biri, kitabın çok disiplinli yaklaşımı. Sadece tarihsel olayları anlatmakla kalmayıp sosyolojik ve ideolojik analizler de sunuyor. Özellikle Diyarbakır 1975 mitingi ve Ülkücülerin bölgedeki faaliyetlerine ilişkin tanıklıklar, alan araştırması yapanlar için çok değerli. Kitabın en etkileyici bölümlerinden biri, PKK’nın bölgedeki baskınlığına rağmen Kürt Ülkücülerin nasıl varlık göstermeye çalıştığını detaylı biçimde aktarması. Bu, Türkiye’nin çatışma coğrafyasına dair birçok tek taraflı anlatıyı kıran bir bakış açısı sunuyor. Araştırmacı olarak, bu kitabın önemli bir boşluğu doldurduğunu düşünüyorum. Eser, hem saha araştırması hem de arşiv kullanımı açısından metodolojik açıdan başarılı. Ayrıca eserin dili, akademik çevrelerin yanı sıra geniş kitlelerin de erişimine olanak sağlıyor. Bu da kitabın hem akademik hem de toplumsal hafıza çalışması olarak değerini artırıyor.
5 Siyaset bilimi öğrenimi gören bir öğrenci olarak, Bozkürt kitabı bana teorik olarak öğrendiğim birçok kavramı Türkiye bağlamında somutlaştırma imkânı sundu. Kitap, milliyetçilik kuramları, etnik kimlik, toplumsal hafıza ve siyasal katılım gibi çok sayıda teorik başlığın pratikte nasıl şekillendiğini gösteren eşsiz bir kaynak niteliğinde. Türkiye’de siyaset derslerinde genellikle belli başlı aktörler ve olaylar etrafında anlatılan hikâyelere alışkınız. Fakat Bozkürt, merkezde olmayan bir siyasi pozisyonun —Kürt Ülkücüler— izini sürerek, siyasal katılımı anlamaya yönelik algımızı genişletiyor. Üstelik bu hikâyeyi sadece yazılı kaynaklarla değil, sözlü tarih görüşmeleri ve görsel belgelerle desteklemesi kitabın değerini artırıyor. Kitapta ele alınan sorular, yalnızca geçmişi anlamaya değil, aynı zamanda bugünü sorgulamaya da hizmet ediyor. “PKK sonrası Kürt gençliği neye yönelecek?”, “Bozkürtler yeni dönemde nasıl bir rol üstlenebilir?” gibi sorular, öğrenciler için düşünsel tartışmalar yaratabilecek oldukça önemli başlıklar. Ayrıca kitabın dili akademik bir mesafeyi korurken aynı zamanda oldukça akıcı ve anlaşılır. Bu da onu ders kitaplarının sıkıcı ve kuramsal dilinden ayırarak, genç okurların ilgisini çekecek bir metne dönüştürüyor. Bu anlamda, yalnızca bir araştırma kitabı değil, aynı zamanda eğitimsel bir kaynak olarak da değerlendirilmeli.
5 Uzun süredir Türkiye’nin yakın siyasi tarihi üzerine çalışan bir gazeteci olarak, Ahmet Dinç’in Bozkürt adlı kitabını adeta tek solukta okudum. Kitap, gazetecilik mesleğinde sıkça karşılaştığımız “görünmeyenlerin sesi olma” görevini bir edebi ve araştırmacı titizlikle üstleniyor. Türkiye’de kamuoyunun neredeyse hiçbir zaman tam anlamıyla tanımadığı bir kesimi –Kürt ve Zaza kökenli Ülkücüleri– merkeze alarak hikâyeleştirmek cesur ve önemli bir tercih. Gazetecilikte temel ilkem, her anlatının başka bir anlatının gölgesinde kalmaması gerektiğidir. Oysa Kürt Ülkücülerin hikâyesi, yıllardır hem Kürt siyaseti hem de milliyetçi ideoloji tarafından göz ardı edildi. Dinç’in bu kitapta yaptığı şey, hem bu yok saymayı açığa çıkarmak hem de sahici, belgelere dayalı bir anlatı inşa etmek olmuş. Kitapta yer verilen belgeler, röportajlar ve özellikle Hormek Aşireti gibi figürlerin geçmişi, bugünün olaylarını anlamak için eşsiz birer kaynak. Yazar, metnini tarafsız ama sorgulayıcı bir dille kurmuş. Bu, gazetecilik etiği açısından da son derece değerli bir yaklaşım. Metin boyunca taraflara mesafe koymakla kalmayıp, tüm aktörleri kendi bağlamlarında değerlendiriyor. Bu da Bozkürtü bir siyasi pozisyon metni değil, bir hakikate ulaşma çabası olarak ön plana çıkarıyor. Özellikle PKK sonrası dönemde Kürt gençliğinin yönelimlerini sorgulayan bölümler, benim gibi sahada çalışan gazeteciler için çok değerli bir düşünsel dayanak sağlıyor. Kısacası, Bozkürt, gazetecilik açısından hem içerik hem etik düzlemde örnek alınması gereken bir çalışma.
5 Ahmet Dinç'in 'Bozkürt' kitabı, Türkiye'nin milliyetçilikler tarihine dair ezber bozan bir çalışma. Ülkücü Hareket içinde varlık göstermiş Kürt ve Zaza kökenli insanların hikayelerini, kendi tanıklıkları ve belgeler ışığında sunması, konuya akademik bir ciddiyet katıyor. Kitabın önsözünün, PKK liderinin silah bırakma çağrısıyla aynı güne denk getirilmesi, yazarın bu çalışmayla güncel barış arayışlarına bir katkı sunma niyetini gösteriyor. 'Bozkürtler'in, PKK sonrası dönemde iki halk arasında onarıcı bir rol üstlenmesi gerektiği tezi, üzerinde düşünülmeye değer. Ancak bu rolün ne kadar karşılık bulacağı ve 'Bozkürt' kimliğinin kendisinin ne kadar birleştirici olacağı, önemli soru işaretleri barındırıyor. Kitapta yer alan, Türkeş'in Diyarbakır mitingi, Ülkü Ocakları'nın bölgedeki faaliyetleri gibi tarihi kesitler, o dönemin siyasi atmosferini ve Kürt coğrafyasındaki ülkücü varlığını anlamak açısından önemli. Bu kitap, sadece bir kesimin değil, tüm Türkiye'nin okuyup üzerine kafa yorması gereken bir çalışma.
5 Gazeteci Ahmet Dinç’in “Bozkürt: Ülkücü Kürtlerin Yayımlanmamış Hikayesi – Biji Türkiye” kitabını okurken tarih boyunca ihmal edilmiş, belki de özellikle bastırılmış bir hikâyenin izlerine tanıklık ettim. Türkiye’de Kürt kimliğiyle Ülkücü Hareket'e katılan bireylerin hikâyelerini ilk kez bu kadar bütünlüklü ve kaynaklı bir şekilde bir araya getiren bu kitap, bana hem şaşkınlık hem de hayranlık uyandıracak evsafta. Kitabın en dikkat çekici yönlerinden biri, Ülkücü Hareket’in sadece Türk milliyetçiliği ile değil, Kürt ve Zaza bireylerin yer yer aktif katkısıyla da şekillendiğini gözler önüne sermesi. “Bozkürt” kavramının ne zaman doğduğunu, bu kişilerin hangi ideolojik gerekçelerle Ülkücü saflara katıldığını, hatta PKK’nın bölge halkı üzerindeki baskısına karşı nasıl bir alternatif oluşturduklarını kitap detaylıca inceliyor. Özellikle BBP’nin bölgedeki faaliyetleri ve Muhsin Yazıcıoğlu’nun rolü ile ilgili bölümler çok etkileyiciydi. “Bozkürt: Ülkücü Kürtlerin Yayımlanmamış Hikayesi”, sadece geçmişi anlamak için değil, gelecekte daha sağlıklı bir toplumsal barışın inşası için de önemli ipuçları sunuyor. Eserde, Alparslan Türkeş’in liderliğinde şekillenen MHP ve Ülkücü Hareket’in, Devlet Bahçeli ve Muhsin Yazıcıoğlu gibi figürlerin etrafında toplanan Kürt kökenli kadroları ele alınıyor. Türkeş'in tankın üzerine çıktığı olaylı Diyarbakır mitinginin az bilinen detayları ve hikayesi de bu eserde. Kitabın yayım tarihiyle terör örgütüne silah bırakma çağrısının çakışması da eseri sembolik olarak daha anlamlı kılıyor. Bu kitap bir itiraf, bir hafıza çalışması, bir araştırmacı gazetecilik eseri.
Tüm kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 342,00    342,00   
Yorum yaz
ye*******k .
04.06.2025 19:09
5/5
Bozkürt, Ahmet Dinç’in sadece kalemiyle değil yüreğiyle de yazdığı bir kitap. Bu çalışmada, Türkiye'nin siyasi tarihindeki en çetrefilli kimliklerinden birine, 'Ülkücü Kürt'e dair suskunluğu bozan bir anlatı var. Röportajlar, kişisel tanıklıklar ve arşiv belgeleriyle örülmüş bu metin, sadece bir belgesel anlatım değil, aynı zamanda hakikatin peşinde koşan gazeteciliğin dağ gibi durduğu bir örnek. Kitabın her satırında “kimlik”, “aidiyet” ve “ihanet” gibi ağır temaların çarpıcılığıyla karşılaşıyoruz. Dinç, risk alarak, dışlanmayı göze alarak yazmış bu kitabı. Bu cesaret, haberin ötesine geçip tarihe kayıt düşen bir edime dönüşüyor.
eş*k b.
04.06.2025 19:08
5/5
Ahmet Dinç’in Bozkürt’ü, yıllardır konuşulması istenmeyen, görmezden gelinen bir gerçekliği cesurca gün yüzüne çıkarıyor: Ülkücü hareket içinde yer alan Kürtlerin görünmez kılınmış tarihi. Bu kitap, sadece bir araştırma ürünü değil; aynı zamanda bir vicdan muhasebesi. Dinç, gazetecilik mesleğini sadece bilgi aktarma değil, aynı zamanda hakikati ifşa etme sorumluluğuyla ele alıyor. Röportajlarla, saha gözlemleriyle ve dokunaklı hikâyelerle ördüğü bu anlatı, Kürtlerin milliyetçi-muhafazakâr sahadaki konumunu anlamak isteyen herkes için eşsiz bir kaynak. Okurken insan sık sık durup düşünüyor: Türkiye’nin yakın tarihine dair bildiklerimiz ne kadar eksikmiş. Bozkürt, cesaretiyle ilham veriyor; bir gazetecinin sesi bazen bir halkın bastırılmış hikâyesine can verebilir. İyi ki gazeteciler var.
kı*******k .
04.06.2025 12:40
5/5
Ülkücü Kürtlerin bilinmeyen hikayesini anlatan “Bozkürt”ü okurken yıllardır eksik bırakılmış bir bulmacanın parçalarını tamamlıyormuşum gibi hissediyorum. Kitap, bize öğretilen kalıpların dışında bir gerçekliği cesurca ortaya koyuyor: Ülkücü Kürtler. Bu ifade bile başlı başına dikkat çekici. Çünkü bugüne kadar bu iki kimliğin yan yana anılması neredeyse imkânsızmış gibi düşünülüyor. Ama Ahmet Dinç, bu ezberi güçlü bir araştırmayla bozuyor. Kitapta anlatılan hikâyeler çok çarpıcı. İnsan bazen öfkeyle, bazen hayretle, bazen de hüzünle okuyor. Anlatılanlar sadece birer bireysel hayat değil; aynı zamanda bu ülkenin bastırılmış geçmişi. Her karakter, bir yönüyle tanıdık ama aynı zamanda çok farklı. Onların yaşadığı kimlik ikilemleri, bugün hâlâ birçok insanın sessizce yaşadığı sorunları gözler önüne seriyor. Kitabın beni en çok etkileyen yönü, geçmişle bugün arasında kurduğu bağ. 1980 öncesindeki ideolojik kutuplaşmalardan, 1990’lı yılların güvenlik politikalarına ve bugünkü toplumsal kırılmalara kadar geniş bir tarihsel çizgide ilerliyor. Bu nedenle sadece anılarla değil, aynı zamanda tarihsel olaylarla da yüzleşiyoruz. Bozkürt, sessiz kalmış bir kuşağın sesini duyuruyor. Okuduktan sonra uzun süre etkisinden çıkamıyorum. Her şeyin bu kadar keskin çizgilerle anlatıldığı bir ülkede, gri alanların da olduğunu göstermek büyük cesaret ister. Bu kitap tam da bunu yapıyor. Bu yüzden yalnızca okunması değil, üzerine düşünülmesi gereken bir eser olduğunu düşünüyorum.
ku*****y .
04.06.2025 12:39
5/5
Bozkürt , sadece kişisel deneyimlerle değil, titiz arşiv çalışmaları ve 50’nin üzerinde özel mülakatla da desteklenmiş bir yapı. Deneyimli gazeteci Ahmet Dinç imzalı kitapta yer alan belgeler arasında, Alparslan Türkeş’in Kürtlere yönelik çıkardığı gazete de var. Bu yayın organında kimlerin yazdığı, içerikler neydi, neden kapattırıldı gibi önemli sorulara da yanıt bulunuyor. Aynı zamanda sağ-sol çatışmalarında hayatını kaybeden Bozkürtlerin listesi de yer alıyor. Bu sayede okuyucu, ideolojik savaşların insan bedellerini de görüyor. Kitap ayrıca, “Bozkürt” teriminin 1990’lardan sonra nasıl evrildiğini, hangi toplumsal değişimlere ışık tuttuğunu da açıklıyor. İşte kitabın arka kapağından bazı başlıklar: Türkeş'in yönettiği Ülkücü Hareket'te Kürtler neden ve nasıl yer aldı; MHP'deki misyonları neydi? • Bazı Kürtler ve Zazalar neden Ülkücü Hareket'e katıldı? Niçin Türkeş'in en sadık askerleri oldular? • Abdülhamid'in Hatıraları adlı kitabı, gerçekte Süleyman Nazif mi yazdı? • Mesut Barzani'nin amcası Şeyh Abdüsselam'ı hangi Bozkürt niçin astırdı? • Türkeş'e "Başbuğ" denmeye Doğu'daki hangi etkinlikten sonra başlandı? • Diyarbakır'ı Ülkücü düşünceyle ilk olarak kim tanıştırdı? • Hangi ünlü şair, hangi ünlü şiirini, Deniz Gezmiş'in Hakkâri'de yaptırdığı köprünün üzerinden geçen gelin alayına bakarak yazdı? • Türkeş'in özel kalemi ve sırdaşı Diyarbakırlı Bozkürt kimdi? • Türkeş, 1975'te Diyarbakır mitinginde neden bir tankın üzerine çıkarak konuştu? • 1974'te Ankara'da Ülkücü kurultayında Diyarbakırlı Kürt şairin şiirini kim okuttu; bunu Türkeş nasıl karşıladı? • Türkeş'in Kürtlere ve Aleviler için yayımlattığı gazetenin adı neydi; burada kimler yazıyordu; gazeteyi kim kapattırdı? • Türkeş, yaşlı Kürt köylülerini neden dört kez askerlerin sırtında, Zap Suyu'nun iki kıyısı arasında taşıttı? • Ülkücü Hareket'in Kürtler üzerindeki etkisi zamanla nasıl değişti? • Akrabaları "dağa çıkan" BBP'li Bozkürtler! • Bozkürtlerin PKK karşıtı duruşları toplumsal yapıyı nasıl şekillendirdi? • Sağ-sol çatışmalarında ölen Bozkürtlerin listesi. • "Bozkürt" terimi 1990'lar sonrası hangi toplumsal değişimlere ışık tuttu ve nasıl evrim geçirdi? • Bozkürtler, PKK sonrası dönemde Kürt gençlerine nasıl ışık olabilir?
ar********ı .
03.06.2025 16:49
5/5
Bozkürt alanındaki araştırmalara yön verecek, Türkiye’nin etnik ve ideolojik mozaiğine dair önemli ipuçları sunan bir çalışma. Gazeteci Ahmet Dinç’in kaleme aldığı eser, Türkiye siyaset tarihi ve etnik kimlik meselelerine ilgi duyan araştırmacılar için adeta bir hazine. Kitap, Ülkücü Hareket içinde Kürt ve Zaza kökenli bireylerin varlığını belgeleyerek, çok tartışılan ancak yeterince incelenmemiş bir alanı açığa çıkarıyor. En önemli özelliklerinden biri, kitabın çok disiplinli yaklaşımı. Sadece tarihsel olayları anlatmakla kalmayıp sosyolojik ve ideolojik analizler de sunuyor. Özellikle Diyarbakır 1975 mitingi ve Ülkücülerin bölgedeki faaliyetlerine ilişkin tanıklıklar, alan araştırması yapanlar için çok değerli. Kitabın en etkileyici bölümlerinden biri, PKK’nın bölgedeki baskınlığına rağmen Kürt Ülkücülerin nasıl varlık göstermeye çalıştığını detaylı biçimde aktarması. Bu, Türkiye’nin çatışma coğrafyasına dair birçok tek taraflı anlatıyı kıran bir bakış açısı sunuyor. Araştırmacı olarak, bu kitabın önemli bir boşluğu doldurduğunu düşünüyorum. Eser, hem saha araştırması hem de arşiv kullanımı açısından metodolojik açıdan başarılı. Ayrıca eserin dili, akademik çevrelerin yanı sıra geniş kitlelerin de erişimine olanak sağlıyor. Bu da kitabın hem akademik hem de toplumsal hafıza çalışması olarak değerini artırıyor.
si****t b.
03.06.2025 16:48
5/5
Siyaset bilimi öğrenimi gören bir öğrenci olarak, Bozkürt kitabı bana teorik olarak öğrendiğim birçok kavramı Türkiye bağlamında somutlaştırma imkânı sundu. Kitap, milliyetçilik kuramları, etnik kimlik, toplumsal hafıza ve siyasal katılım gibi çok sayıda teorik başlığın pratikte nasıl şekillendiğini gösteren eşsiz bir kaynak niteliğinde. Türkiye’de siyaset derslerinde genellikle belli başlı aktörler ve olaylar etrafında anlatılan hikâyelere alışkınız. Fakat Bozkürt, merkezde olmayan bir siyasi pozisyonun —Kürt Ülkücüler— izini sürerek, siyasal katılımı anlamaya yönelik algımızı genişletiyor. Üstelik bu hikâyeyi sadece yazılı kaynaklarla değil, sözlü tarih görüşmeleri ve görsel belgelerle desteklemesi kitabın değerini artırıyor. Kitapta ele alınan sorular, yalnızca geçmişi anlamaya değil, aynı zamanda bugünü sorgulamaya da hizmet ediyor. “PKK sonrası Kürt gençliği neye yönelecek?”, “Bozkürtler yeni dönemde nasıl bir rol üstlenebilir?” gibi sorular, öğrenciler için düşünsel tartışmalar yaratabilecek oldukça önemli başlıklar. Ayrıca kitabın dili akademik bir mesafeyi korurken aynı zamanda oldukça akıcı ve anlaşılır. Bu da onu ders kitaplarının sıkıcı ve kuramsal dilinden ayırarak, genç okurların ilgisini çekecek bir metne dönüştürüyor. Bu anlamda, yalnızca bir araştırma kitabı değil, aynı zamanda eğitimsel bir kaynak olarak da değerlendirilmeli.
ga*****i .
03.06.2025 16:47
5/5
Uzun süredir Türkiye’nin yakın siyasi tarihi üzerine çalışan bir gazeteci olarak, Ahmet Dinç’in Bozkürt adlı kitabını adeta tek solukta okudum. Kitap, gazetecilik mesleğinde sıkça karşılaştığımız “görünmeyenlerin sesi olma” görevini bir edebi ve araştırmacı titizlikle üstleniyor. Türkiye’de kamuoyunun neredeyse hiçbir zaman tam anlamıyla tanımadığı bir kesimi –Kürt ve Zaza kökenli Ülkücüleri– merkeze alarak hikâyeleştirmek cesur ve önemli bir tercih. Gazetecilikte temel ilkem, her anlatının başka bir anlatının gölgesinde kalmaması gerektiğidir. Oysa Kürt Ülkücülerin hikâyesi, yıllardır hem Kürt siyaseti hem de milliyetçi ideoloji tarafından göz ardı edildi. Dinç’in bu kitapta yaptığı şey, hem bu yok saymayı açığa çıkarmak hem de sahici, belgelere dayalı bir anlatı inşa etmek olmuş. Kitapta yer verilen belgeler, röportajlar ve özellikle Hormek Aşireti gibi figürlerin geçmişi, bugünün olaylarını anlamak için eşsiz birer kaynak. Yazar, metnini tarafsız ama sorgulayıcı bir dille kurmuş. Bu, gazetecilik etiği açısından da son derece değerli bir yaklaşım. Metin boyunca taraflara mesafe koymakla kalmayıp, tüm aktörleri kendi bağlamlarında değerlendiriyor. Bu da Bozkürtü bir siyasi pozisyon metni değil, bir hakikate ulaşma çabası olarak ön plana çıkarıyor. Özellikle PKK sonrası dönemde Kürt gençliğinin yönelimlerini sorgulayan bölümler, benim gibi sahada çalışan gazeteciler için çok değerli bir düşünsel dayanak sağlıyor. Kısacası, Bozkürt, gazetecilik açısından hem içerik hem etik düzlemde örnek alınması gereken bir çalışma.
an*****ı p.
02.06.2025 21:21
5/5
Ahmet Dinç'in 'Bozkürt' kitabı, Türkiye'nin milliyetçilikler tarihine dair ezber bozan bir çalışma. Ülkücü Hareket içinde varlık göstermiş Kürt ve Zaza kökenli insanların hikayelerini, kendi tanıklıkları ve belgeler ışığında sunması, konuya akademik bir ciddiyet katıyor. Kitabın önsözünün, PKK liderinin silah bırakma çağrısıyla aynı güne denk getirilmesi, yazarın bu çalışmayla güncel barış arayışlarına bir katkı sunma niyetini gösteriyor. 'Bozkürtler'in, PKK sonrası dönemde iki halk arasında onarıcı bir rol üstlenmesi gerektiği tezi, üzerinde düşünülmeye değer. Ancak bu rolün ne kadar karşılık bulacağı ve 'Bozkürt' kimliğinin kendisinin ne kadar birleştirici olacağı, önemli soru işaretleri barındırıyor. Kitapta yer alan, Türkeş'in Diyarbakır mitingi, Ülkü Ocakları'nın bölgedeki faaliyetleri gibi tarihi kesitler, o dönemin siyasi atmosferini ve Kürt coğrafyasındaki ülkücü varlığını anlamak açısından önemli. Bu kitap, sadece bir kesimin değil, tüm Türkiye'nin okuyup üzerine kafa yorması gereken bir çalışma.
an*****ı p.
26.05.2025 22:25
5/5
Gazeteci Ahmet Dinç’in “Bozkürt: Ülkücü Kürtlerin Yayımlanmamış Hikayesi – Biji Türkiye” kitabını okurken tarih boyunca ihmal edilmiş, belki de özellikle bastırılmış bir hikâyenin izlerine tanıklık ettim. Türkiye’de Kürt kimliğiyle Ülkücü Hareket'e katılan bireylerin hikâyelerini ilk kez bu kadar bütünlüklü ve kaynaklı bir şekilde bir araya getiren bu kitap, bana hem şaşkınlık hem de hayranlık uyandıracak evsafta. Kitabın en dikkat çekici yönlerinden biri, Ülkücü Hareket’in sadece Türk milliyetçiliği ile değil, Kürt ve Zaza bireylerin yer yer aktif katkısıyla da şekillendiğini gözler önüne sermesi. “Bozkürt” kavramının ne zaman doğduğunu, bu kişilerin hangi ideolojik gerekçelerle Ülkücü saflara katıldığını, hatta PKK’nın bölge halkı üzerindeki baskısına karşı nasıl bir alternatif oluşturduklarını kitap detaylıca inceliyor. Özellikle BBP’nin bölgedeki faaliyetleri ve Muhsin Yazıcıoğlu’nun rolü ile ilgili bölümler çok etkileyiciydi. “Bozkürt: Ülkücü Kürtlerin Yayımlanmamış Hikayesi”, sadece geçmişi anlamak için değil, gelecekte daha sağlıklı bir toplumsal barışın inşası için de önemli ipuçları sunuyor. Eserde, Alparslan Türkeş’in liderliğinde şekillenen MHP ve Ülkücü Hareket’in, Devlet Bahçeli ve Muhsin Yazıcıoğlu gibi figürlerin etrafında toplanan Kürt kökenli kadroları ele alınıyor. Türkeş'in tankın üzerine çıktığı olaylı Diyarbakır mitinginin az bilinen detayları ve hikayesi de bu eserde. Kitabın yayım tarihiyle terör örgütüne silah bırakma çağrısının çakışması da eseri sembolik olarak daha anlamlı kılıyor. Bu kitap bir itiraf, bir hafıza çalışması, bir araştırmacı gazetecilik eseri.
Kapat